29 Ağustos 2012 Çarşamba

gitmek..

"gitmek, mümkün mü artık gitmek
onca yollardan sonra yeniden yollara düşmek.."

mümkün mü göreceğiz ama; önümde koskoca bir yol var şu an.. giden olmak ne kadar kötü bir şey.. hele ki seve seve gözün arkada kala kala gitmek..

bugün bizimasadaki son günüm.. içimdeki burukluğu kelimelere dökmem mümkün değil. her zaman yaptığım gibi gülüşlerimin arkasına saklansam da içim kan ağlıyor burdan ayrılmaya karar verdiğimden beri.

her gün, günde dokuz saat görmeye alıştığım "dostlarım" var benim bu masada. hayatımdaki en ufak değişikliği bile işe gitsem de paylaşsam dediğim güzel insanlar. ama gelin görün ki yine o kahrolası veda vakti. vedalardan hiçbir zaman hoşlanmamışımdır zaten; hele ki gidensem..

kalbim küt küt çarpıyor, diyorum ya önümde yepyeni upuzun bir yol var ve bir maceraya atılıyor gibi hissediyorum kendimi. yeni bir çevre, yeni insanlar, yeni başarılar, yeni hayal kırıklıkları, yeni kavgalar, yeni kahkahalar, yeni gözyaşları.. yeni hep korkutmaz mı zaten? ama hedefler bazen önüne geçer sevdiklerinin. ben de sevdiklerimi bu masada bırakarak hedeflerime koşuyorum. ama biliyorum; bizdeki gönül bağı kopmaz hiç. paylaşılacaklar tükenmez. ne zaman bir araya gelsek "ee nerde kalmıştık" denir, kopulmaz..

bazen işe sadece gülmeye geliyorduk biz, sadece muhabbet etmeye, hayatımızdaki sıkıntılardan sıyrılmaya, hayallerimizi paylaşmaya, üzüntülerimizi dökmeye, bazense sadece birbirimizi görmeye! gerçekten böyle günleri var bu masanın, sırf "yanında olursam iyi olur" düşüncesiyle işe gidemeyecek haldeyken sürüne sürüne masaya gelindiği günler.. bunu okuyanlar anlar mı? bence mümkün değil.. iş arkadaşlıkları yapaydır çünkü sizlere göre. siz iş hayatında bir maske takar, evlerinize gidince çıkarırsınız maskelerinizi. bizse maskeye hiç ihtiyaç duymayan yedi kadın (altıydık, yedi olduk, altı olacaklar..) burada hayatlarımızı paylaştık. günbegün büyüdü samimiyetimiz, sevgimiz, paylaşımlarımız. bunu maskeli baloya gelenler anlayamaz, şeffaflar anlar ancak. bizim yakaladığımız bu özel güzel hislerin yaratacağı boşluğu bir tek hissedebilenler anlar..

buraya ilk geldiğim günü hatırlıyorum.. ilk işim, ilk heyecanım. ve bir sene sonra buradan nasıl çıktığımı görüyorum, her yazımda vurguladığım gibi; bana kattıklarınız için minnettarım size bebeklerim.

daha bir sürü cheesecake partisi vereceğiz, tiyatrolara gideceğiz, modada sahilde içeceğiz, taksimde fal baktıracağız, terkos eşeleyeceğiz; her gün bu masada size kedi çüklerimi gösteremeyeceğim belki ama; size söz haftada bir fotoğrafını yollayacağım. her ay kaç kilo olduğumu da söyleyeceğim. sigaraya tekrar başlayıp başlayıp bırakacağım. bıraktığım zamanlar da sizden otlanacağım. artık sizsiz master yodayla su aygırını seviştirip trololo şarkısını söyleyeceğim ve bunun videosunu çekemeyeceğim.. beyaz güvercin olmasa da siyah kargamla feyse foto koyacağım ve her adımınızı takip edip yorum yapacağım. lunch boxta fesleğen soslu tortellini dışında bir şey yemeyeceğim ve her gün düzenli olarak limonlu soda içeceğim.. hiçbir şey değişmeyecek! sizi hep ama hep çok seveceğim ve her daim görüşemesek de aklımda olduğunuzu, bizimasada olduğumu hep hissettireceğim!!
bu sefer size kedi çüklerimi değil, kalbimi sevgimi saygımı armağan ediyorum canlarım.
hepinizi çok ama çok seviyorum.

<merlininsakalinasokayim.com>

1 yorum:

  1. Cimcime okurken duygulandırdın beni.
    Biz seni her daim şikayetçi olduğun kedi çüklerinle sevdik :-)
    İnşallah yeni gittiğin yerde de yüzünü güldürebilen arkadaşlıklar paylaşırsın.
    Bu bir veda değil,çünkü masada artık 7.kişiyi oluşturmasanda hep birlikte olmaya devam edicez...Hepimiz seni çok seviyoruz...Şans ve mutluluk seni hep takip etsin.

    YanıtlaSil