15 Kasım 2012 Perşembe

gizemli hikayeler serisi-7

Beni ayakta görünce kemiklerimi kırarcasına sarıldı ve dedi ki "Bayıldın! Beni çok korkuttun iyi misin?". Önce hiç birşeye anlam veremedim çünkü karşımdaki en yakın arkadaşlarımdan biri olan G. idi. Ama o burada olduğuna göre bişeyler yolundaydı. Şimdi G. ye belli etmeden etrafa göz gezdirmeli nereye ışınlandığımızı anlamalı kızları bulmalıydım. Büyük bir soğuk kanlılıkla iyiyim dedim.

M:Dışarı çıkmak istiyorum. Biraz hava almalıyım.
G:Tamam nasıl istersen. Ama ancak pazara kadar yürüyebiliriz. İşgalciler heryerde kol geziyor. Bu saatler tehlikeli biliyorsun.
M:Tamam farketmez sadece hava alalım.

Kapıya yöneldim tam çıkacakken,

G:Şalını almayacak mısın? Hala aranıyoruz.
M: Pardon unutmuşum.

Şalımla başımı kapatıp filmlerden gördüğüm gibi peçe yaptıktan sonra çadırdan çıktık. Tanrım! Bir kum yığınınn ortasında bir çok çadırın olduğu güneşin sıcaktan bunalttığı bir yerdeydik. Nerdeydik? Bir süre yürüdükten sonra cadde ve sokakların olduğu şehir merkezi gibi biryere geldik. 30 dakikalık bir yürüşten sonra pazar yerine ulaşmıştık. İnsan kalabalığı vardı. Çoğu bizden farklı suretlerde insanlardı. O sırada G. beni kolumdan çekti. Aynaların ve antikaların olduğu bir dükkana girdik. Etrafta dolaşırken aynalardan birinde kendimi gördüm. O an ellerim ayaklarım buz kesti. Kalp atışlarım yavaşladı. Kanım donmak üzereydi. Elimi yüzüme götürdüm. Aynadaki suret de aynısı yaptı. Ama o ben değildim. Olamazdım. Bu ben olamazdım. Yavaşça ve ayaklarımdaki son güçle aynaya yaklaştım. Kendime baktım. Gözlerime inanamıyordum. Bu yüz benim değildi. Gözlerim dudaklarım kaşlarım. Bunlar benim değildi. Sonra bütün aynalara tek tek baktım. Hepsinde aynı yüzü görüyordum. Orda bir taburenin üstüne çöktüm ve başımı ellerim arasına alıp korkunç sonucu düşündüm. Işınlanma sırasında hüclerim yer değiştirmiş yeni bir genetik dizilimle şimdi olduğumuz zamana gelmiştim. İşte bu çok kötüydü. Çünkü artık kızları tanımama imkan kalmamıştı. Onların da beni tabii. Artık yalnızdım. Artık tren de yoktu. Hiç tanımağım bir yerde kaderime terk edilmek üzereydim ve elimden hiç birşey gelmiyordu...

12 Kasım 2012 Pazartesi

Oğuz Atay-Tutunamayanlar -OLRİC

Sabrın Yolu Doğru"mudur Olric ?
-Doğrudur Efendim
Ne Kadar Sabır Olric ?
-Ya Unutana Yada Gerçeği Görene Kadar Efendim ...

Kimsin Sen Olric ?
- Ben Siz"im Efendimiz ...
Ben Kim"im Olric ?
-Kim Olmak İstiyorsanız Aslında O"sunuz Efendimiz ...
Kim Olmak İstiyorum Olric ?
-Aslında Hiç Kimse ... Aslında Kendiniz Efendim ...
Kendim Nasıl Olunur Olric ?
-İnanarak Efendim ..

Haklı Kim"dir Olric ?
- Herkes"dir Efendimiz ...
Herkes"in Haklı Olduğunu Sandığı Yerde Haklı Olduğunu Savunmak Nedir Olric ?
- Gereksiz Tartışmak"tır Efendimiz ...
Haklıyı Haksızı Nasıl Bulacağız Olric ?
- Kabullenerek Efendimiz ...

O'nu Düşünerek Yazdıklarımı
O Kimi Düşünerek Okuyor olric ..

Aslında Ben Yalnız Değilim Olric
Sadece On"lar Çok Kalabalık"lar !!!

Benimle Savaşma. Olric !!
Çünkü Kazanırsan Kaybedersin ...

Acaba İyi Bir Şey Olacak"mı Olric ?
- Hayır Efendim . İyi Şeyler Birdenbire Olur, Bu Kadar Bekletmez İnsanı..

Yoruldum ... Daha Ne Kadar Dayanacağız Olric ?
-Sabrımız Ve Gücümüz Bitene Kadar Efendimiz ...

İnsan Sevebileceği Birini Buluncaya Kadar
Kaç Kişiyi Sevdiğini Sanıyor Olric ?

Konuşmak Ve Gülmek Zorunda Oluşumuz En Büyük Acı Kaynağımız.
- Yaşamak İçin Buna Mecbursunuz Efendim
Neden Olric ? Ben Ben İçin Yaşamıyormuyum
Neden Birilerine Gülmek Zorunda Kalıyorum ki
- Herkes Birileri İçin Yaşamak Zorundadırlar Efendim ...

Hayat Olric .. Bana Yine Yalan Söyledi ..
- Her"zaman Yaptığı Şey Efendim .. Kime Söylemedi"ki ?

Biliyor"musun Olric ?
Ben Yaptığımda Bütün Yanlışlar Doğruydu ...

Bir Kaç Tane Ben Var Benimle Yaşayan. olric
Bu Sıralar Ben,Hiç Sevmediğim Olanım ..

Ne"dir Ben"den İstenen Olric ..
- Herkes"in Olmasını İstediği Sen Efendim ..
Ben Herkes"in İstediği Ben Olursam Ben Ne Olurum Olric ?

Son Bir Kez Gördüm Dibimi Sonumu Mutsuzlugumu ,
Şimdi Olric Hangi Birini yeneyim ,
Dibi"mi .. Sonu"mu .. Mutsuzluğu"mu ?

Ve Ben, Olric.
Sevmeseydim Birini Delicesine, Karanlıklarda Kaybolup Gitmeyecektim..

Sus dedi Olric, Arkana bakma ve sus. işte o gün bugundur susuyorum ...

~Olric niye her şey ters gidiyor?
-efendim onsuz bi seylerin düz gitmesini beklemeniz hata..

‎- içimi kemirmeyi bırak olric
- düşünmeyin o zAman efendim
- söylemesi kolay olric...

Saat Kaç oLric ? OnLa bir ömür oLmaya az KaLdı efendimiz . . .

Bu aralar havalar mı bozdu olric..
Hayır efendimiz..
Peki bu gözlerimdeki yaşlar olric..
Bozulan havalar değil insanlar efendimiz..

- susmayı seviyorum olric...
- neden efendim?
- senle sohbetin tadına doyum olmuyor olric ?
- keşke hep sussanız efendim...
- keşke olric keşke...

Seviyorum Olric...
O da sizi seviyormu efendimiz ?
Ben seviyorum yetmez mi Olric
Sevelim efendimiz beklemeden sevelim o zaman...

-editör-

Uçurum Dizisi

"Suya Sabuna Dokunmadan Yaşamak"

Uçurum dizisini yayından kaldırdılar. Neden olarak reyting kurbanı olarak gösterilmiş. Ama eminim ki bu dizi bir takım adi insanların işine gelmedi. Tamamen birilerine dokunduğu için, birilerinin işine gelmediği için zorla ! yayından kaldırtıldı. 
Türkiye gerçeklerini Aksaray Laleli'nin görünmeyen yüzünü, zorla alıkoyulan gencecik kızların hayatını bizlere açık açık aktaran, gözümüzü açan,  tek gerçek tek doğru diziydi uçurum... Ama onu da final bölümü bile yapmadan yayından kaldırdılar.
Türkiye'de en çok izlenen dizilere baktığımızda, entrikalı aşk hikayeleri ve aile içi ensest ilişkilerini konu alan dizileri görüyoruz. Ne zaman "evet işte bravo harika bir dizi olmuş hayatın gerçeklerini, 'suya sabuna dokunmadan' yaşayanlara bir bir anlatan bir dizi " diyerek hevesle, severek izlesek, bir kaç bölüm sonra nolduğunu anlayamadan yayından kaldırılıyor.
Gerçekten yanlış yaptılar. ATV den nefret ediyorum. Kerem Deren umarım başka bir kanalla anlaşıp bu diziye bir  ayar verirsin.

Kardeşini kurtarmak için hayatını adayan Eva'nın TV yayında yardım haykırışları:

Bir sürü kadın; bazıları çocuk yaşta, bazıları anne. azeri var, rus var, türk var. hepsi dayak yiyor, tecavüze uğruyor. bu kızları kimse duymuyor. ses çıkarmazsanız, siz de ortaksınız! yardım edin. yardım edin! bunlar istanbul'un ortasında oluyor. herkes biliyor, çok az insan karşı duruyor. biz fahişe, nataşa, hayat kadını değiliz. birinin annesi, kardeşi, kızıyız. biz insanız! nolur, sesimizi duyun ve yardım edin. görmekten duymaktan kaçarsan sen de bundan sorumlusun! mağdur kadınların sesini duyun ve 157yi arayın.

Cem

Cem

CEM - KAYA AKKAYA 
 
Alex Kozlow

Alex Kozlow

ALEX KOZLOW – AKIN SAATÇİ Kimdir? KİŞİLİĞİ: Masum kızları, kirli bir dünyanın içine çekiyor. Tatlı dilli ve çekiciliğiyle zor durumdaki kadınların güvenini kazanıyor. İdeal erkeğin tüm sinyallerini veriyor.
 
Mika

Mika

Zeynep Köse Uçurum'da Rus Hayat Kadınını Oynuyor..
 
Eskici Atıl

Eskici Atıl

Alican Albayrak’ın canlandıracağı ‘Eskici Atıl’ karakteri, devri dolan ve söz dinlemeyen hayat kadınlarını 602 numaralı odaya götürerek infaz eden psikopat katil rolünde…
 
Şule Kurtay

Şule Kurtay

 ŞULE KURTAY - DUYGU YETİŞ - selçuk yöntemin  kızı rolünde 
 
Kutlu Çetin

Kutlu Çetin

KİŞİLİĞİ: İyi biri, varlığıyla 'Yaman'ın tamamen canavarlaşmasının önündeki tek engel. 'Kutlu'; bu dünyada sadece sayıları, çizgileri ve renkleri biliyor. Bir gün otelde gördügü bir kızla birlikte hayatı değişiyor.
 
Pınar Kılınç

Pınar Kılınç

PINAR KILINÇ – 1981 (FUNDA ERYİĞİT) Eğitimli, iyi halli bir aileden geliyor. Biyoloji mezunu, reprezant olarak çalışıyor. Lise aşkıyla evli. Hayatını felicia gibi kızları kurtarmaya adıyor.
 
FELICIA MATEİ

FELICIA MATEİ

FELICIA MATEİ– 1993 (Denise Capezza) Moldovalı. Eva’nın gözünden sakındığı kız kardeşi. Hikâyenin en masum kurbanı. Daha çocuk sayılır.
 
EVA MATEİ

EVA MATEİ

EVA MATEİ – 1986 (Lavinia Longhi) Moldovalı. Tıptan mezun. Tuttuğunu koparan, zeki, cesur bir karakter. Genç yaşta ağır bir sorumluluk almış. Kız kardeşine o bakıyor.
 
ARİF KURTAY

ARİF KURTAY

ARİF KURTAY – 1962 (Selçuk Yöntem) Adem’e yardım eli uzatan, iyi niyetli, orta direk aile babası. Berber dükkânı var.
 
ADEM SIR

ADEM SIR

ADEM SIR- 1983 (Mehmet Ali Nuroğlu) İçe kapanık, kendi dünyasını ele vermeyen, küskün yüzlü, içinde ne fırtınalar koptuğunu okuyabildiğimiz, ama ne olduğunu asla çözemediğimiz adam.
 
NUR

NUR

NUR– 1973 (Esra Ronabar) Yaman’ın sağ kolu. Bir tür nefret-sevgi ilişkisi var aralarında. Ona hem aşık hem nefret ediyor. Fahişelikten, mamalığa yükselmiş.
 
YAMAN ÇETİN

YAMAN ÇETİN

YAMAN ÇETİN – 1975 (Erdal Yıldız) Aksaray’da fuhuş yapılan Cennet Otel’i işletiyor. Hikayenin en karanlık adamı. Yapabileceklerinin sınırı yok.

A.nın Damat Baklavası

Herkese selamlar,

yaklaşık 1 aydır hazırlaya hazırlaya bitiremediğimiz erkek tarafına götürmemiz gereken nişan bohçasını götürmüş bulunuyoruz :)
Bohçanın süslü halinin fotoğrafını ne yazıkki sizlerle paylaşamıyorum :(
Ama sizlere bu seramoninin en leziz kısmı olan damat baklavasının fotoğrafını göstereceğim :)

11 Kasım 2012 Pazar

gizemli hikayeler serisi-6

Çıkamıyorduk. Bu trenin içinde bu zaman diliminde sıkışıp kalmıştık....Düşündüm,düşündüm ve düşündüm. Ve işte olmuştu. Aklıma bir çözüm yolu gelmişti.Bu çözüm yolu bugüne kadar izlediğim belgeseller ve okuduğum kitaplardı. Eğer Einstein haklıysa yeterince hızlanırsak ışık hızına yetişebilir, zamanı yavaşlatabilir ve başka bir evrene geçebilirdik. İşte cevap buydu.Ve ben yapmam gerekeni biliyordum. Bir kez daha TİLAYLON diye bağırdım.Tren hareket etmeye başladı. Şimdi tek yapmam gereken kızlara durumu anlatmak ve sakin olmalarını söylemekti. Ama bu onları korkutabilirdi. Ne de olsa birşey hatırlamıyorlardı. En iyisi kimseye birşey söylemeden planı uygulamaktı. Böylece bilgisayarımın başına oturduğum ana dönebilecek, kafamı kaldırıp S.'yi görecek ve ona gülümseyecektim. İşte tek hayalim buydu. Trenin yeterince hızlanmasını beklemeye başladım...Aradan yaklaşık 1 saat geçmişti ki, kazandığımız hızdan dolayı trenin içinde kusmalar, bayılmalar, nefes problemleri boy göstermeye başlamıştı. Bunun böyle olacağını biliyordum. Buna dayanamayacak bünyeler de olacaktı. Ama çoğunluğu kurtarmak için azınlığı feda etmemiz gerekiyordu. Ne kadar hızlı gittiğimizi bilmiyorum. O sırada gözlerim kararmaya başladı. Nefes alamıyordum. Hücrelerim, hücrelerim tek tek dağılıyor gibiydiler. Tanrım daha önce böyle bir şey hiç hissetmemiştim. Sanırım bileşenlerime ayrılıyordum. Artık kocaman bir karanlıktaydım. Evet ben de bayılmıştım...

Gözlerimi açtım. Yüzüme bir çadırın girişinden süzülen gün ışığı vuruyordu. Susamıştım. Yerimden kalkmaya yeltendim. Ancak tüm vücudumda inanılmaz bir ağrı vardı. Fakat başardım. Doğrulduğum yerden kumlar, tozlu ve sisli bir çadırın içini, ve ihtiyacım olan suyun bulunduğu testiyi görebiliryorum. Ne yapmıştım ben? Nereye ışınlanmıştık? Kızlar neredeydi? Daha doğrusu biz neredeydik? Testiden biraz su içtim. İğrenç bir tadı vardı. O sırada içeri uzun boylu renkli gözlü başında sarık olan bir çocuk girdi. Beni ayakta görünce kemiklerimi kırarcasına sarıldı ve dedi ki...